sıçramak — e 1) Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti. 2) nsz Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak Uyumuş olacak ki yataktan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can başına sıçramak — çok korkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfkesi başına sıçramak (veya çıkmak veya vurmak) — çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyni sıçramak — aklı başından gitmek Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak) — öfkelenmek Kan başına çıkarmış zavallının ve hep bağırmak, bağırmak istermiş. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan beynine sıçramak (veya çıkmak) — çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek O görüntü gözlerimin önünde canlanınca kan beynime sıçrıyor, kendimi kaybediyorum. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
uykusu başına sıçramak — 1) uyuyamadığı için sersemleşmek 2) uykusunu iyi alamadığından hırçınlaşmak Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEZEVEN — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAFZ (KAFAZÂN) — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEFEZAN — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEZV — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük